TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, HAK-İŞ Genel Lideri Mahmut Arslan ve DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun imzasını taşıyan ortak yazılı açıklamada, Taban Fiyat Tespit Kurulu’nun, 2025’te geçerli olacak taban fiyatı belirlemek üzere Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığının davetiyle 10 Aralık Salı günü birinci toplantısını yapacağı belirtildi.

Bu kapsamda 3 konfederasyonun genel liderlerinin taban fiyat konusundaki gelişmeleri ve kamuoyuna yansıyan görüşleri değerlendirdiği ve ortak bir açıklama yapılmasının kararlaştırıldığı aktarılan açıklamada, emekçiler ve aileleri için beşere yakışır ömür seviyesini sağlayacak bir taban fiyat belirlenmesinin milyonlarca emekçinin beklentisi ve ortak talebi olduğu vurgulandı.

Ücretli çalışanların yarıya yakınının taban fiyat ve civarında gelir elde ettiği vurgulanan açıklamada, toplumsal güvenlik primine temel ortalama çıkarın minimum fiyatın biraz üstünde olduğu, bu türlü bir yapıda minimum fiyatı belirleme çalışmalarının yalnızca fiyatlı kesiti değil, toplumun tümünü yakından ve direkt ilgilendirdiği bildirildi.

EMEĞE GÖSTERİLEN HÜRMETİN GÜCÜ 

Başta besin olmak üzere temel mal ve hizmet fiyatlarında görülen artışın, bilhassa sendikal örgütlenme kapsamında olmayan personellerin satın alma gücünü gerilettiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“İşçiler enflasyonun sebebi değil mağdurudur. Enflasyon artışını fiyat gelirlerinde gören yaklaşım kabul edilemez. Minimum fiyat, emeğe gösterilen hürmetin ölçüsüdür. Ülkemizdeki minimum fiyat seviyesi AB üyesi birden fazla ülkenin gerisindedir. Türkiye’nin rekabet koşulları düşük fiyat siyasetiyle sağlanmamalıdır. Toplumsal devlet anlayışı çerçevesinde, gelir dağılımında adaleti ve uygunlaştırmayı temel alan, refahın geniş kitlelere yayılmasını amaçlayan bir yaklaşımla taban fiyatın tespit edilmesi, toplumsal huzur ve iş barışının sağlanması için gereklidir. Personel temsilcileri, ‘insan onuruna yaraşır’ bir seviyede taban fiyat belirlenebilmesi için, Komite çalışmaları sırasında temel alınması gereken unsurları aşağıdaki biçimiyle savunmaktadır: Taban fiyatın saptanmasında Anayasa’da yer alan ‘geçim şartları’ yaklaşımına öncelikle uyulmalıdır.

Günün ekonomik ve toplumsal şartlarına nazaran çalışanın ve ailesinin insanca yaşamasını mümkün kılacak ve insanlık onuruyla bağdaşacak taban fiyat belirlenmelidir. Minimum fiyat, rastgele bir ayrım yapılmadan tekrar ulusal seviyede tek olarak belirlenmelidir. Personellerin ortasında nitelik, kıdem, işin mahiyeti üzere ekonomik maksatlı değerlendirmelerin tümünden bağımsız olarak ele alınmalıdır. Minimum fiyat, toplumsal bir fiyat olarak kabul edilmeli ve buna nazaran belirlenmelidir. Devlet çalışanlar ortasında ayrım yapmamalı, kamuda geçerli en düşük aylık meblağını minimum fiyat belirlenirken de dikkate almalıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki mahzurlar kaldırılmalı ve taban fiyat teşviki yalnızca sendikal örgütlenmenin olduğu iş yerleri için uygulanmalıdır. Toplumun çoğunluğunun kabul edeceği, emekçilerin geçim kaidelerini güzelleştirecek taban fiyat tespiti bu kapsamda mümkün olacaktır.”