Anneanne ve babaannelerinizin ya da dedelerinizin yanına gittiğinizde benzeri bir koku aldığınız olmuştur. Hem konutları hem de giysileri kaplayan bu koku, birçok vakit yaşlıların gereğince pak olmamasıyla ilişkilendirilebiliyor.
Oysa ki bu anlayış büsbütün yanlışlı. Zira yapılan araştırmalar, yaşlılığın kendine has bir kokusu olduğunu ve bu durumun 45-50 yaşlarından sonra ansızın ortaya çıkabildiğini gösterdi.
YAŞLILIĞIN KOKUSU NEREDEN GELİYOR?
Araştırmaya nazaran yıllar geçtikçe ciltte beğenilen olmayan, yağlı ve çimen kokusuna emsal bir aldehit katmanı oluşmakta. Bu doymamış omega-7 yağ asitleri, sahip olunan kişinin giydiği kıyafetlerde ve bulunduğu ortamda ağır biçimde hissedilmekte.
40 yaşından sonra hem erkeklerde hem de bayanlarda cilt üzerindeki doğal antioksidan savunması giderek bozulmaya ve azalmaya başladığından daha fazla yağ asidi üretmeye başlıyor.
Kadınlardaki menopoz üzere bedendeki hormonal değişiklikler de bu kimyasal süreci hızlandıran faktörler ortasında yer alıyor.
Bu nedenle vakitle yüzeylerde, kumaşlarda ve giysilerde 2-nonental birikimi yaşanmakta ve odada belli bir koku ortaya çıkmakta. Hijyen kuralarına büsbütün uyulması ve paklığın eksiksiz yapılması halinde bile bu koku varlığını sürdürmekte.
YAŞLILIK KOKUSUNDAN KURTULMAK MÜMKÜN MÜ?
Bilim insanları bu soruya evet karşılığını veriyor. Yaşlılık kokusundan kurtulmanın ya da tesirini en aza indirmenin yolları var. Bunu yapmak için sağlıklı bir hayat biçimi ve sistemli beslenme alışkanlığına sahip olmanız gerekiyor.
Sigara ve alkol tüketimini sıfırlamak ya da azaltmak, yağlı yiyeceklerden uzak durmak ve bol bol sıvı tüketimi, yaşlılık kokusunu ortadan kaldırmak için en tesirli teknikler ortasında yer almakta.
